musibet — is., Ar. muṣībet 1) Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey 2) sf., mec. Uğursuz … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUSİBET-İ ÂMME — Umuma ve cemiyetin ekseriyetine gelen belâ.(Bu asırdaki ehl i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işliyen ve binler mânevi ve maddi hukuk u ibâdı mahveden adamdan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
musîbet — (A.) [ ﺖﺒﻴﺼﻡ ] 1. bela. 2. şirret, uğursuz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MUSİBET-ZEDE — Belâya uğrayan. Hastalık veya başka musibete uğrayan.(İmanla insanın kalbinde öyle bir kuvve i mâneviye husule gelir ki, insan o kuvvet ile her musibete, her hâdiseye karşı mukavemet edebilir! İ.İ … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bin nasihatten bir musibet yeğdir — yaşanan olaylar, öğütlerden çok daha etkilidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
BILGIN — Musibet, belâ, felâket, âfet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BUKKARÎ — Musibet, belâ, âfet, felâket … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÂHİZA — Musibet. Bel … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜCRİYY(E) — Musibet, belâ, felâket, âfet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAZAZ — Musibet, felâket ve belâ acısı. * Acıma, üzülme, kederlenme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük